Mürekkebin icadı, Mürekkebi Kim Buldu?
İlk Mürekkep bugün birçok alanda kullandığımız bir tür boya olmakla birlikte tarihi M.Ö. 2500’lü yıllara dayanmaktadır. Mürekkebin icadı insanlık tarihinde, tarihçiler tarafından yazının icadından sonraki en büyük ilerlemelerden biri olarak görülmektedir. Mürekkebin tarihte ilk kez Antik Mısırlılar ve Çinliler tarafından kullanıldığı düşünülmektedir.
Tarihte bütün icatlara ve keşiflere bir ihtiyaç ya da rastlantı sonucunda ulaşıldığı yadsınamaz bir öğretidir. Mürekkep ise yazının bulunmasının ve herkesçe kullanılmaya başlamasının ardından, pratik olabileceği ön görülerek icat edilmiş bir teknolojidir. Mürekkebin icadıyla beraber kağıt veya benzeri bir araca ihtiyaç duyulmuş ve böylelikle kağıt da icat edilmişti.
İcat edildiği ilk zamanlarda çok zahmetli işlemlerden geçirilerek yapılan mürekkep çam ağaçlarının yakılmasının ardından elde edilen kül ya da is, gaz yağı, misk ve eşek derisinden elde edilen bir tür hayvansal jelatin ile elde edilmekteydi.
Bu şekilde ancak mürekkepte siyah renk elde edilirken zamanla çeşitli bitki ve minerallerden elde edilen renklerle geliştirilmeye devam etmiştir.
M.S. 400’lü yıllara gelindiğinde ise demir tozu, reçine ve meşe palamudu kullanılarak daha az zahmetli mürekkepler yapılıyordu.
Uzun yıllar boyu bu yöntem ile mürekkep üretildi ve sıklıkla siyah mürekkep kullanılmaya devam edildi. Yeni çağa gelindiğinde ise mürekkep kullanımı ve üretimi yaygınlaşmıştı, artık renkli mürekkep de daha fazla alanda daha sık kullanılıyordu.
Antik Roma döneminde kırmızı ve siyah renkte mürekkepler devlet işleri için yapılan yazışmalarda kullanılmakla beraber kırmızı mürekkebin özel mektuplarda kullanımı yasaklanmıştı. Bazı kaynaklar aynı dönemde zenginliği temsil etmesi bakımından sarı yaldızlı mürekkebin de sıklıkla kullandığını yazmaktadır.
Türkler ise mürekkebi 20. yüzyıla kadar bezir denilen bir tür yağın damıtılmasıyla elde edilen bezir mürekkebini kullanmışlardır. Bu yağ keten tohumu ezilerek elde edilen bir yağdır ve yakın tarihte lambalarda ışık kaynağı olarak da kullanılmıştır. Günümüzde çok sık olmamakla birlikte bazı ahşap süs eşyalarının parlak bir görünüm kazanması için de kullanılmaktadır.
1818 yılına kadar mürekkep sanatçılar ve matbaacılar tarafından kendi ihtiyaçları doğrultusunda üretiliyor ve kullanılıyordu. Kendi mürekkeplerini üreten kişiler formüllerini gizli tutuyor ve ancak usta-çırak ilişkisi ile aktarıyorlardı.
1818 yılından sonra ise Fransız bir matbaacının bir mürekkep fabrikası kurmasıyla birlikte mürekkep artık seri üretilebiliyor ve daha çok kişiye ulaştırılabiliyordu. Fransız matbaacının bu girişiminin nedeni o dönemde yaygın olarak kullanılan mürekkebin kalitesiz olması ve gün geçtikçe solmasıydı. Böylece Fransız matbaacının bu girişimi mürekkebin daha fazla geliştirilebilmesine olanak sağlamıştı.
Ayrıca mürekkep üretimi hakkında en çok merak edilen “mürekkep balığından bildiğimiz mürekkep elde edilebilir mi” konusu ise oldukça net bir cevaba sahip bir sorudur. mürekkep balıkları bilim insanları tarafından çok merak uyandıran canlılardır.
Vücutlarında bulunan mürekkep kesesinde ürettikleri mürekkebi deniz altındaki düşmanlarına karşı savunma mekanizması olarak kullanıyorlar. Salgıladıkları mürekkep su içinde kolayca dağılmadığından düşmanlarının görüş alanını kaçabilecekleri kadar süre kapatabiliyorlar.
Mürekkep balığından mürekkep üretimi adına ulaşabildiğimiz en eski kaynaklardan biri Romalı filozof ve yazar olan Cicero’nun (M.Ö 106-?) yazılarıdır. Üretilen bu mürekkebe “sepya” adı verilmiştir. Bugün fotoğraflarda sepya olarak bildiğimiz filtrenin adı da buradan gelmektedir. Çünkü filtredeki renk sepya mürekkebinin verdiği renktir.
Günümüzde sentetik olarak üretilen bu renk geçmişte mürekkep balığının salgısından üretilmekteydi. Her ne kadar bugün bu mürekkebi sentetik olarak üretsek de mürekkep balığından da üretilmeye devam ediyor fakat daha çok ilgilileri için üretiliyor. Bugün ise mürekkep hayatımızın birçok alanında kullanılan bir araca dönüşmüş durumdadır.