Ertuğrul Gazi Kimdir? Ertuğrul Gazi’nin Hayatı
13. yüzyılda, yeni bir imparatorluk dünyaya yayılmaya başlamıştır. Cengiz Han’ın liderliğinde kana susamış bir Moğol ordusu imparatorluklarını yaymak için diğer bölgelere saldırmış (Moğol İmparatorluğu), bir tarafta Doğu Avrupa’dan geçerken Orta Avrupa’ya ulaşırken, diğer tarafta Sibirya, Yarımada, Çin ve İran Bölgesi’ndeki güçlerini çok yakında kanıtlamışlardır. Moğol orduları karşılaştırılamaz bir zulüm ve baskı tarihi yaratmıştır. Bütün büyük imparatorluklar başlarını Moğol zulmüne eğiyorlarmış. Diğer yandan, Harezm İmparatorluğu, Selçukluların işgal ettiği Horasan, İran, Suriye ve Irak’ın birçok bölgesini fethetmiştir. O zaman güçleri zirvedeymiş. Tornado adındaki Cengiz Han, tüm zulümleriyle Kuwarzam İmparatorluğu’na taşınmış ve parçalara ayırmıştır. Bu İmparatorluğun gazabından sonra, orada yaşayan Türk kabileleri güvenli bir yer bulmak için göç etmeye başlamış. Kabilelerin çoğu çoban ve çingeneymiş, yeşillik ve su gördükleri her yerde çadırlarını yerleştirip yaşamaya başlamışlar.
Bu Türk kabilelerinden birine Kayi kabilesi adı verilmiştir. Kayi kabilesi diğerlerine göre nispeten daha güçlü ve biraz daha kalabalıkmış. Bu bir savaşçı kabileymiş ve lideri Süleyman Şahmış. Süleyman Şah liderliğindeki Kayi kabilesi vatanı Horasan’dan ayrılmış ve Suriye’ye gitmiştir. Yolda Fırat nehrini geçerken Süleyman Şah boğulmuş ve hayatta kalamamıştır. Süleyman Şah’ın Sungurtakun, Gündoğdu, Ertuğrul ve Dündar olmak üzere dört oğlu varmış. Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Kayi kabilesi ayrılmıştır. Sungutakun ve Gündoğdu aileleri ve yoldaşları ile Ahlat’a gitmişler. Kalanlar cesareti nedeniyle liderleri Ertuğrul’u seçmişler.
Ertuğrul Gazi’nin cesur, korkusuz ve savaşçı bir kişiliği varmış. Kabilesini nasıl savunacağını çok iyi biliyormuş, bu yüzden kardeşiyle ve Küçük Asya’ya giden yaklaşık 420 aileden oluşan kabilesi ile Selçuklu İmparatorluğu’na girmiştir. O zaman Selçuklu tahtı, adaleti nedeniyle çok ünlü olan Sultan Alaaddin Keykubat’a aitmiş. Ertuğrul Gazi, Sultan Alaaddin’e sığınmak için kabilesi ile Başkent Konya’ya giderken, Ankara yakınlarındaki yolda Ertuğrul Gazi birbirleriyle kavga eden iki ordu görmüş. Ertuğrul Gazi orduların hiçbirine aşina değilmiş ama bunlardan birinin daha az kalabalık olduğunu ve diğerinin büyük bir ordu olduğunu izlerken, sadece 420 yaşında olan en küçük ordusuyla daha az kalabalık olanlarla durmuştur. Aniden ve güçlü bir şekilde bu birkaç askerle rakip orduya saldırmıştır. Muhalif ordu korkmuş ve bir yerden yardım alabileceklerini düşünmüş. Bu ordu kazanırken savaşı kaybetmiştir. Daha sonra Ertuğrul Gazi’nin yardım ettiği ordunun Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın ordusu olduğunu öğrenmiştir.
Rakip ordunun kim olduğu belli değilmiş. Bazıları bunun Bizans ordusu olduğunu ve birçoğu bunun Barbar Ordusu olduğunu söylüyormuş. Sultan Alaaddin, Ertuğrul Gazi’nin cesaretinden çok etkilenmiş ve kabilesine imparatorluğunda Ankara yakınlarındaki Karaca Dağ bölgesi verilmiştir. Dağlık bir alanmış. Kayi kabilesi oraya yerleşmiştir. Sultan Alaaddin bu bölgeyi Kayi Kabilesine verdiği, bu tarafın sınırlarının Bizans ordusunun saldırılarına karşı korunabileceği söylenirmiş. Sultan, sınırdaki bölgeleri fethetmelerine ve imparatorluğa eklemelerine izin vermiş. Bu alan Bizans Sınırı ile bağlantılıymış. Çok kısa bir sürede Ertuğrul, cesareti ile herkesi etkilemiştir. Bir süre sonra Söğüt şehri Sultan tarafından Ertuğrul Gazi’ye tahsis edilmiştir.
Böylece Ertuğrul Gazi’nin gücü günden güne artmış ve nüfusu çevre bölgelerde kurulmaya başlamıştır. Bir ev sahibinin böyle bir güç ve nüfuz kazanması için Sultan Alaaddin için endişe konusu olabilirmiş, ancak Küçük Asya’daki devlet şeflerinden gelen iç bozukluklar ve isyanlar nedeniyle Selçuklu İmparatorluğu düşüşün son aşamasındaymış. Konya’da Selçukluların görkemi hâlâ öne çıkmasına rağmen hükümetin kapsamı çok sınırlıymış. Bir tarafta Moğollar geniş bir alanı işgal ederken, diğer tarafta Hıristiyan kuvvetleri birçok eski Bizans Eyaletini yeniden işgal etmiş. Bunun yanı sıra, birçok Selçuklu lideri özerk hükümetler kurmuş. Sınır bölgeleri genellikle savaş halindeymiş ve Moğollardan her zaman bir saldırı tehdidi varmış. Böyle bir durumda, Ertuğrul Gazi’nin zaferlerinden endişelenmek yerine,
Sultan rahat bir nefes almış, bu yüzden Ertuğrul Gazi’yi ödüllendirmiştir. Böylece, milletvekili olarak Yeni Şehir ve Bursa arasında bir yerde, Ertuğrul Gazi birleşik Moğollar ve Bizans ordularını yendiğinde, Sultan bu şehri Ertuğrul’a da ödüllendirmiş ve tüm devleti “Sultan” olarak adlandırmıştır. Ertuğrul Gazi’yi cephedeki ordu birliğinin komutanı yapmıştır. Bu geniş alanda, topraksız meraların ve verimli toprakların yanı sıra çok sayıda kale varmış. Ancak Sultan bölgesinin çoğu inatçı liderler tarafından işgal edilmiş ve otoritesini tam olarak kurmak için Ertuğrul Gazi ve daha sonra oğlu Osman Gazi üzerinde uzun süre savaşmak zorunda kalmıştır. 1281’de ve bazılarına göre 1288’de Ertuğrul Gazi 90 yaşında ölmüştür. Erturul Gazi’nin eşi Halime Hatun, Gündüz, Savcı ve Osman adında üç oğlu doğurmuştur. Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra, halefi en küçük oğluymuş.
Babası gibi Osman Gazi de gerçek bir Müslüman, cesur bir insanmış. Zafer serisine devam etmiş 1299’da Selçuklu Devleti tamamen bittiğinde Osman Gazi, fethedilen tüm bölgelerinde özerk hükümetini ilan etmiştir. Böylece Osmanlı İmparatorluğu Selçuklu İmparatorluğu’ndan ayrı olarak kurulmuştur. Böylece dünya haritasında 600 yıldan fazla bir süre hayatta kalan ve yaklaşık 20 Milyon kilometrekarelik bir alana sahip 3 kıtaya yayılan yeni bir İmparatorluk ortaya çıkmıştır.
Ertuğrul Gazi Söğüt’e gömülmüş, oğlu Osman Gazi de orada bir cami yapmıştır. Ertuğrul Gazi’nin şu anki mezarı Sultan II. Abdülhamid döneminde yeniden inşa edilmiştir. 1998 yılında Türkmenistan’ın Aşkabat kentinde şerefine Ertuğrul Gazi Camii inşa edilmiştir.